FİLİSTİN
MESELESİ VE ÇİFTE STANDARTLAR: BATI’NIN VİCDANI NEREDE?
Filistin
adı duyulunca insanın kalbinde bir şeyler titrer. Açlıktan yorgun düşmüş her
yaştan bedenler ve özellikle açlığa dayanamayıp bayılan ve hayatını kaybeden
yaşlılar ve çocuklar, evleri yapılan bombalamalarla başına yıkılanlar ve en
trajiği ise elinde emziğinden başka bir şey olmayan çocukların İsrail askerleri
tarafından barbarca katledilmesidir. Daha da trajik olanı nedir diye sorarsınız
o da dünyanın gözü önünde bu kadar vahşet yapılırken Müslüman ülkelerin,
kendilerini süper güç olarak tanımlayan ya da medeni olarak pazarlayan Avrupalı
devletlerin ses çıkarmamasıdır. İşte ben bu vahşete ve dünyanın vahşetler
karşısında sessiz kalmasına herhangi bir tanım bulamadım. İsrail’in barbarlığına
karşı dünya resmen kör, sağır ve dilsiz olmuş. Bebekler, çocuklar, yaşlılar,
suçu ve günahı olmayan siviller ve yerleşim yerleri, hastaneler, ibadethaneler,
okullar her yer bilerek istenerek hedef alınarak İsrail askerleri tarafından
vurulmaktadır. Dünyanın gözü önünde soykırım yapılmaktadır. Fakat dünya her
zaman ileri sürdüğü “İnsan Hakları”nı, Filistin’e gelince uygulamamaktadır.
Sahi
“İnsan Hakları” kavramı gerçekten evrensel mi? Batı’nın hiç dilinden
düşürmediği özgürlük ve adalet söylemleri ile İsrail’in, Filistin’de uyguladığı
katliamlar ve soykırımlara karşı Batı’nın takındığı tavır ve yaklaşımları
arasında bir uçurum yok mu?
Yazıma
şöyle devam edeyim ki sorduğum soruyu da bir nebze cevaplamış olayım. Dünya
özellikle Amerika ve Avrupa Filistin meselesine karşı net bir duruş
sergileyememesinin yanında Rusya – Ukrayna Savaşı’nda, Rusya’ya güçlü
yaptırımlar uygulanmış ve Ukrayna’ya destekler verilmiş ve halen daha bu verilen
destekler devam edilmektedir. Aynı Avrupa onlarca yıl süren Filistin’in işgali
karşısında sessiz kalmış ve yapılan katliamlara ve soykırıma göz yummuş ve
halen daha bu tutumlarına devam etmektedirler.
Buradan
çıkan sonuca göre demek ki insan hakları evrensel değilmiş, özgürlük ve adalet
kavramları mazlum ülkelere orada yaşayan! Mazlum milletlere uygulanmıyormuş. Bu
nedenle çifte standart uygulanıyormuş. Bu durum Batı’nın aylardır süren
Ukrayna’nın ve Filistin’in işgallerine olan yaklaşımlarından bariz
anlaşılmaktadır.
Hatta
dünya basınında Filistin’in başına gelen olaylar ile Ukrayna’nın başına gelen
olayların sunuş biçimleri bile farklılık göstermektedir. Bir tarafta işgale
karşı “direniş” diye ifade edilirken diğer tarafta işgale direnenlere karşı
“terörist” etiketi yapıştırılmaktadır.
Anadolu
Ajansı’nın haberine göre The Electronic İntifada Web Sitesinin Kurucusu,
Gazeteci ve Aktivist Ali Abunimah’ın Batı Medyasının ikiyüzlülüğünü şu şekilde
ortaya koymuştur:
“İsrail
– Filistin çatışmasıyla ilgili haberlerde genel olarak kullanılan ifade
“Filistin Sorunu”dur. Sanki burada Filistin bir sorun bir engel olarak lanse
edilmiş ve İsrail’in katliamlarına meşruluk kazandırılmak istenmiştir. Yine
Batı Medyası, Filistinlilerin eylemlerini tanımlarken “Terörist, Militan, Roket
Saldırıları” ifadelerini kullanırken, İsrail’in katliamlarına karşı ise “Meşru
Müdafaa, Misilleme” gibi masumane ifadeler kullanılmıştır.”
Fakat
Rusya – Ukrayna Savaşında ise Batı Medyası bu savaşı neredeyse anlık olarak
aktarmış ve sivil kayıplardan bahsederek Ukrayna’da yaşananları “İnsani Dram”
olarak manşetlerine taşımıştır. BBC, CNN International, Washington Post, The
Guardian, NewYork Times Reuters gibi Batı Medyası Ukrayna’da hayatını kaybeden
çocuklar için “Rusya tarafından öldürülen çocuklar” ibaresini kullanmaktan
çekinmezken aynı konu Filistin’deki çocuklar olunca sadece “öldü” ibaresini
kullanması Batı Medyasının ikiyüzlülüğünü resmen göstermiştir.
Batı’nın
medyası ikiyüzlülüğünün yanı sıra Uluslararası Kurumların Tutarsızlığı da ayrı
bir sorun teşkil etmektedir. Özellikle Birleşmiş Milletler Kararları ve
İsrail’in uygulamaları arasındaki uçurum yine Avrupa Birliği’nin retorik olarak
barış yanlısı olması fakat fiiliyatta etkisiz bir tutum izlemesi Filistin’de
yaşananlara karşı ne kadar duyarlı! olduğunu gözler önüne sermektedir.
Birleşmiş
Milletlerde İsrail – Filistin Meselesinin Çözümüne yönelik adımlar atılmış olsa
da İsrail bu atılan adımların hiç birisini uygulamamıştır.
Özellikle
7 Ekim 2023 tarihinden itibaren İsrail tarafından Filistin’e yönelik başlatılan
katliamlar sebebiyle dünyanın gözü Filistin’e çevrilmiş ve birçok sivilin
katledilmesiyle uluslararası toplum harekete geçmiştir. Bununla birlikte 17
Ekim 2023 tarihinde 15 üyeli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Rusya’nın
sunduğu İsrail – Filistin çatışmasıyla ilgili karar tasarısının oylanmasıyla
üst seviyeye ulaşmıştır.
Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanlığı’nın hazırladığı yayına göre ise:
“Ateşkes
çağrısının reddedilmesi, uluslararası toplumda tepkilerin daha da büyümesine
neden olmuştur. 28 Ekim 2023 tarihinde, 193 üyeli Birleşmiş Milletler Genel
Kurulu’nun 10. Acil Özel Oturumunda, Gazze’de yaşanan vahşetle ilgili sunulan
“Sivillerin Korunması ve Yasal ve İnsani Yükümlülüklerin Yerine Getirilmesi”
başlıklı karar tasarısı, geniş bir destekle kabul edilmiştir.”
Ayrıca:
“15
Kasım 2023 tarihinde BM Güvenlik Konseyi tarafından Gazze’de süren çatışmalara
“acil ve uzatılmış ara verilmesi” talebinin yer aldığı karar tasarısı kabul
edilmiştir. Bölgede şiddetini giderek arttıran insani yardım sorusuna yönelik
olarak 22 Aralık 2023 tarihinde Gazze’de genişletilmiş insani yardımların
kesintisiz ve güvenli erişimi için “acil adım atılması” talep edilen karar
tasarısı BM Güvenlik Konseyi’nce kabul edilmiştir. 15 üyeli BM Güvenlik
Konseyi’nin geçici üyeleri Cezayir,
Ekvator, Guyana, Japonya, Malta, Mozambik, Güney Kore, Sierra Leone, Slovenya
ve İsviçre tarafından hazırlanan, Gazze’de kalıcı ve sürdürülebilir ateşkese dönüşecek
şekilde, ramazan ayında acilen ateşkes sağlanmasının talep edildiği karar
tasarısı, 25 Mart 2024’te oylanmış ve kabul edilmiştir. İsrail’in Gazze
Şeridi’ne başlattığı saldırılardan bu yana Güvenlik Konseyi’nin ilk açık
ateşkes çağrısı olma özelliğini taşıyan kararda, sivillere ve sivil nesnelere
yönelik tüm şiddet, düşmanlık ve terör eylemleri şiddetle kınanmıştır. 5 Nisan
2024 tarihli BM İnsan Hakları Konseyi’nin 55. Oturumunda “Doğu Kudüs Dahil
İşgal Altındaki Filistin Topraklarında İnsan Hakları Durumu ve Hesap
Verebilirlik İle Adaleti Sağlama Yükümlülüğü” başlıklı karar tasarısı
oylanmıştır. Türkiye’nin de ortak sunucuları arasında yer aldığı ve İslam
İşbirliği Teşkilatı tarafından sunulan karar tasarısı, 47 üyeli konseydeki
oylamada 28’e karşı 6 oyla kabul edilmiştir. Oylamada 13 ülke çekimser
kamıştır.”
Görüldüğü
üzere Birlemiş Milletlerde alınan kararlara rağmen İsrail tam tersi bir tutum
izlemiş ve katliamlarına devam etmiştir. Birleşmiş Milletler ise bu konuda sadece
tasarı hazırlamak ve kınamaktan öte bir yaptırım uygulamamıştır. Ancak aynı
şeyi Rusya – Ukrayna Savaşı’nda söylemek mümkün değildir. Bu savaş başladığı
andan itibaren Rusya’ya çeşitli ambargolar uygulanmış ve Avrupa Devletleri net
bir tavır sergileyerek Ukrayna’ya her türlü yardımlarda bulunmuşlardır.
Özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Rusya – Ukrayna Savaşı’nda resmen
tarafken İsrail – Filistin meselesinde, Gazze’de katledilen çocuklar için net
bir tavır sergilememiştir. Hatta BM toplantılarında alınan kararlarda hep ret oyu
kullanmıştır.
Bu
durum başta Amerika gibi devletlerin ve Birleşmiş Milletlerin ne derece adil ve
güvenilir olduğunun sorgulanması gerektiğini bir kez daha ortaya koymuştur.
Uygulanan bu çifte standart insanlık adına utanç vesikası olarak tarihe geçmiştir.
Üstelik BM Milletler haricinde Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasında
Uluslararası Adalet Divanı, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarını
durdurması gerektiği ile ilgili hüküm verirken yine de hüküm uygulanmamış ve
uluslararası toplum Filistin konusunda işlevsiz kalmıştır.
İsrail
ne BM Tasarısı Kararlarını ne de Uluslararası Adalet Divanı kararlarını
uygulamayarak uluslararası hukuku da hiçe saydığını göstermiştir. Böylece
Dünya’nın gözü önünde yapılan katliamlar ve soykırım süreci İsrail’in hukuk
tanımazlığı ile birlikte devam etmektedir. Ne yazık ki Batı Medyası ve
devletleri bu hukuksuzluğa da ses çıkarmamakla bu katliamlara ortak
olmaktadırlar.
Aynı
tutumu Ukrayna meselesinde takınmayan en başta Batı medyası ve devletlerine şu
soruyu sormak gereklidir. “Vicdan
coğrafi midir?”
Yine
bu kadar Müslüman ülke varken ve kardeşleri Filistin’de katledilirken “Rahat
uyumak caiz midir?”
Bu
soruların cevaplarının hakkaniyetle verildiği gün Filistin’in kurtulduğu
gündür.